Sen Bana Geç Geldin, Ben Sana Erken
Uyumak en temel ihtiyaçlarımızdan biri ve öyle herkes için de standart bir şey değil. Kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Ve günümüzü nasıl geçireceğimize ilişkin iyi uyuyup uyuyamamak, gördüğümüz rüyalar, gece aniden uyanmak, yorgun uyanmak ya da uyurgezerlik gibi bir şeyler olmasa kimsenin pek de üzerine konuşmadığı, sorgulamadığı bir şey. Hatta kimi zaman kendimize oldukça yabancı kaldığımız, yanımızda uyuyan biri varsa onun bize dair fikri olduğu bir şey uyku. Hiç unutmuyorum eşimin kuzenine diş muayenesine gittiğimizde, eşimin bazen geceleri dişini sıktığını söyleyip çözüm önerisi ararken, eşimin benim her zaman dişimi sıktığımı söylemesi beni oldukça şaşırtmıştı. Hatta kuzen muayene sonrası, benim bu konuda daha sıkıntılı olduğumu söyleyip bizi aparatlarla uğurlamıştı. Ne olduğunu anlayamamış, hatta sıkarken uyandırılıp durdurmamın söylenmesi bile gerekmeye başlamıştı. Ve tabi ki psikolog olarak, nasıl bir stres yaşıyorum ve geriye atıyorum da geceleri kendini gösteriyor diye kendi kendimin peşine düşmüştüm. Zira her şeye rağmen devam eden ve ihtiyacımı geriye atan bir yapı da yadsınamazdı.
İşin aslı şu ki biz şanslıysak gevşeyip uyuyabildiğimiz bir senaryoda hiçbir şeyin farkında olmuyoruz. Ki uyuyamadığım aylar geçen zamanları bilirim, etrafta zombi gibi gezdiğim… İnsan uyuyamadığı günlerde, uykunun nasıl da önemli bir ihtiyaç olduğunu anlıyor, yaşam sevincinizin gitmesi, dikkatinizin bozulması, uyunmayan bir hayatın uyanıklığı nasıl zedelediği gibi bir dizi şeye maruz kalıyorsunuz… Ama birine uykun seni ele veriyor demek pek de yanlış olmaz. Uyku bizim en masum halimiz belki, hatta en çocuksu hal, bütün savunmalarımızın düştüğü… Çünkü uyuduklarımız, uyuyamadıklarımız, daldıklarımız, doyamadıklarımız aslında hep bize dair bir şeyler söyler. Tüm bu söylenenler içinde aramızda erken uykucular, bir de geç uykucular vardır. Burada önemli bir mesele şu ki zamanlamada bir hata vardır; sizin ona doğru gittiğinizde size gelen bir şey olmalıdır ki uyku, dalabilelim. Uyku geç gelir, siz erken giderseniz işler karışabilir. Peki, acaba neye göre bir farklılık gösterir erken uykucular ve geç uykucular?
Geç Uykucular
Geç uykucuların en temel özelliği nedir diye bakarsak tek bir sebebi yoktur, tonlarca nedeni vardır. Ama gruplamaya çalışacağım, bunu da yatağa gidip de uyuyamayanlar ya da yatağa geç gidenler diye öncelikle ayrıştırmak lazım. Önce yatağa gidip de uyuyamayanlara bakalım. Hatta buna şema terapideki şemalar ve modlardan bakmaya çalışırsak, gündüz belki de bir şekilde aktiviteyle içimizde konuşan ve bizi eleştiren, yargılayan, suçlayan beklentili ebeveyn ve cezalandırıcı ebeveyn sesiyle baş ederiz ama gece onlarla baş başa kalırız. Kaçacak yerimiz yoktur, bir mahkeme açılır da suçlandıkça suçlanırız, ne mümkündür uyumak! Bir şeyler yaparak uyuyakalmaya çalışırız, film izlerken, zihni durdurup suçlanmayı kesip uyumaya çalışırız. Ya da suçlanmak değildir mesele, dayanıksızlık, karamsarlık şemalarımızdan kaynaklı yüksek kaygı ve korku algısı içerisinde geçen günlerimizle bir şekilde gün içinde baş ederken gece kaygılar, korkular gelir. Bir de duyguları bastırma şemamız varsa, bastırıp gün içinde gecelere havale ediyor olabiliriz olumsuz duyguları. Ve onlardan uyuyamaz döndükçe döneriz. Bir de çok düşünen, kontrolcü bir yapınız varsa, ne kadar uğraşsanız gevşeyemez, sürekli bitmemiş işleri düşünür zihinsel geviş getirirsiniz yatağa gidince. Ve düşünmekten uyuyamazsınız, durmaz zihniniz, beklentili ebeveyn sesiniz, yüksek standartlar “şunu da yapsaydık” diye tatmin olmaz bir türlü yaptığınız işten. Ya da belki terk edilme veya duygusal yoksunluk şemanız vardır, siz yatağa gidince kendinizi çok yalnız hissedersiniz, orada birilerinin olmaması sizi uyutmaz, televizyon açar, ışık açar sesle uyumaya çalışırsınız. Hatta sizden önce birileri yatıyorsa ve siz onlardan sonra yattığınızda kendinizi çok yalnız hissettiğiniz için de yatsanız da uyuyamazsınız.
Bunlar yatıp da uyuyamayanlar diye düşünürsek, bir de bilinçli şekilde geç uyuyanlar vardır. Mesela kurumsalda çalışanlar, neden bu işi yaptığına anlam veremeyen “kendi hayatımı anlamsız bir iş için kiraya veriyorum” şeklinde bakarak işten geldikten sonra yatağa gitme sürecini uzattıkça uzatarak aslında meydan okurlar. Boyun eğicilik şemasının tam tersini yaparak otorite figürüne başkaldırıyor gibilerdir. Böyle bir durumda ancak geç yatıp erken kalktığımız için gün içi de sürünmeye devam ederiz. Çünkü az uyumak da ertesi günü iyi yaşamamızı etkileyecektir. Diğer bir geç uykucu türü, bir şeyleri kaçırmamak peşinde olanlardır. Belki yüksek standartlar şemasına teslim olmuş, belki başarısızlık şemasının aşırı telafisinde ya da kusurluluk şemasının aşırı telafisinde ancak başkalarını geçerse özel, değerli olacak gibi bir koşulluluk içinde büyümüş olan kişi, diğerleriyle rekabet içindedir. Ve o uyurken bir şeyleri kaçırabilir, rekabette geriye düşebilir. Başkaları uyurken onun çalışması da ayrıca iyi hissettirmektedir. Bu sebeple uykuyu değersizleştirir ve hep çalışır. Ya da başka bir geç uykucunun rekabetten yana içindeki yüksek standartlar şeması, uykuyu zaruri bir ihtiyaç olarak görür ve “daha da fazla şey yapmalıyız” diye uyutmayabilir.
Bir de bazen yetersiz özdenetimi olan kişiler, zevk aldıkları şeyi sınırlandırma, zamanı iyi kullanma konusunda oldukça düzensizdirler. Geceleri bilgisayar oyunu, keyifli aktiviteler derken, geç uyuyup gündüz uyur hale gelmişlerdir. Artık insanlarla doğru zamanda denk gelememeye başlarlar. Bir de diğerleri uyuyunca onların sorumluluğunu içinde hissetmekten kurtulan, başkalarına esir yaşayan kişiler vardır. İçinde duygu odaklı beklentili ebeveyn sesi, kendini feda şeması, onay arayıcılık şemasıyla partnerini mutlu etmek için mükemmel bir eş olmaya çalışması gerektiğini söyleyen yüksek standartlar şemasıyla ancak herkes uyuyunca kendisine zaman ayıran ya da başka şeylere konsantre olabilen kişiler vardır. Bir de gönül işleri var tabi, uykusu artık onu zorla uyutana kadar uyumayanlar var. Çünkü yokluğunu hissedecek arkada kalan kişinin, gece yatınca içinde bir boşluk duygusuyla acı çekecek, zor zanaat. “Uykusuz her gece, yorgun ölesiye, sabahlarım bazen günlerce rüyalarıma gelme diye.” Ya da aşık bir kişinin artık damarlarında gezen yüksek voltaj, onun uyku ihtiyacını da düşürür. Geç yatar, erken kalkar kişi. Hayat bambaşka renklidir şimdi, geceleri düşünür de düşünür…
Ya da kim bilir yakın zamanda bir deprem yaşamışsınızdır, siz uyurken kontrolün sizden gidip bir şeyler olacağını düşünüp uyumamaya yöneltir sizi zihin, geç yatarsınız. Travmatik bir deneyimde kontrol hissinin bizden gittiğini bize söyler beyin ve depremle kontrol hissinin gittiği bir algıda çalışan tehdit butonunun alarm durumundan normal çalışmaya geçmesi de biraz zaman alacaktır elbet. Bu geç uykucuların bazılarındaysa sorumluluk algısı ve kontrol seviyesi yüksek olunca pek de gevşeyemedikleri için ancak hasta olunca kendilerinde uykuyu bir hak olarak gördükleri için ya da şirketleri zorunlu bir izin yaptırdığında rahatlıkla gevşeyip uyuyabilirler. Yoksa içlerindeki beklentili ve cezalandırıcı sesler onlardan bir şeyler bekler, işler yolunda gitmeyince suçlar.
Erken Uykucular
Bu grubu olması gerekenden çok çok erken uyuyanlar olarak tanımlayacağım. Ve isteyerek çok erken yatan veya istemeyerek erken yatanlar diye de ele almaya çalışacağım. Bilinçli olarak çok erken yatanlara baktığımızda uykuyu bir sonraki güne hazırlık olarak görme kısmının geçerli olduğu söylenebilir. Gün içi en verimli en üretken şekilde yaşanmalıdır, yüksek standartlar kanalından belki çok iş odaklıdır kişi, o sebeple kendisine zaman ayırmaz eve gelinip kişisel, keyif alınacak bir yaşam biçimi olmasına gerek olmadığı için daha kuralcı bir yapıdaysa kişi her şeyi görev odaklı yaşam biçimine dönüştürür. Tabi belki hafta sonu da alışkanlık gereği erken yatıp erken kalkıyorsa kendisine epey zaman kalır. Ancak eğer yazdığım şekilde biriyse şayet, hafta sonunu da görev odaklı, gevşeyemediği bir yerden yaşayabilir. Bir de zihnini çok kullanan insanlar vardır ve yorulup erken uyumaya ihtiyaç duyarlar, ilişkiler yorar, bir an önce dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Erken uykucuların bir başka türü de aslında kaçınma uykusu uyuyanlardır. Canlarını sıkan, depresif hissettikleri bir şey olduğunda işi gücü bırakıp uyurlar ve aslında yaşadıkları olumsuz durumla yüzleşmek yerine bir kaçınma durumudur bu.
Bunlar, geç ve erken uykuculara genel bir yaklaşım oldu. Ancak üst başlık olarak şöyle toparlarsam durumu etkileyen faktörler gevşeyebilme, zihnin doluluğu, uyarılmışlık hali, özgürlük ihtiyacı, kontrol seviyesi, yalnızlık duygusu, kaçınma baş etme biçimi, travma sonrası reaksiyonlar ve haz/uyaran ihtiyaçlarıdır. İçimizdeki şemalar ve modlar da dümeni ele geçirip uykumuzu bile etkileyebiliyorlar. Ancak burada bir zamanlama meselesi olduğunu da dikkate almak gerek. Belki biz erken gideriz de uyku bize gelmez. Uyku biraz da bizim hem bilinç düzeyinde hem de örtük olarak şemalarımızın etkisinde bir eş zamanlı buluşma durumunu gerektirir. Ben belki uyumaya niyetliyim ve erken uykucu olmak istiyorum ama uyku bana geç geliyorsa burada beni örtük olarak bir şeyler etkiliyor olduğu anlamına gelir. Psikolojimde bilmediğim bir şeyler dönüyor. Ben erken, o geç bir türlü doğru noktada buluşamıyoruz belli ki. Burada erken uyusanız da geç uyumuşsunuz hissi de yaşıyor olabilirsiniz. Geç uyumayan ve her zaman uykunun belli bir saat düzeyinde olmasına önem veren ve uykusuzluğa tahammülü az olan bir insan olarak, her anestezi sonrası uyandırılıyorken, uyandıranla kavga edişim tesadüf olmasa gerek. Normal seviyede uyuyan bir insan olarak, nasıl bir kontrol hissi varsa, çok güzel bir uykudan uyandırılmaya da öfkeleniyor olabilirsiniz. Ya siz, sizin hikâyenizde ne var? Uykuya siz mi gidersiniz, uyku mu sizi peşi sıra sürükler? Ya da siz adım atarken o da size gelir mi?
Psk. Dr. Bahar Köse
pskdr.baharkose@gmail.com