Mirasın Psikolojik Halleri
Miras: Annemden babamdan bana aktarılan karakter özelliği, baş etme biçimi, davranış örüntüleri, alışkanlıklar, hayatımın içinde birlikte büyüdüğüm doğru ya da yanlışlar, iyi de olsa kötü de olsa içinde büyüdüğüm için bana normal gelen yaşam biçimi… Miras, benim annem-babam, içinde büyüdüğüm kültürden aldığım şeyleri kendi çocuklarıma, torunlarıma aktardığım şeyler… Bunları doğrudan bir öğretiyle alabilirim ya da örtük olarak sadece annemi babamı izleyerek onlarla olarak öğrenebilirim. Onlarla yaşadığım için olumlu ya da olumsuz illa ki kalacak bir miras… Ne kadarını bilerek isteyerek alırım, ne kadarını doğal olarak bilmeden alırım, ne kadarını daha sonra dönüştürebilirim bu benim karakterime ve hayatı sorgulayıp sorgulamadığıma bağlıdır… Ama birlikte büyüdüğüm aile benim geldiğim yer olduğu için bana nesilden nesile aktardığı bir miras bırakmıştır elbet… Miras çünkü benim bu aileye ait olduğumu gösteren önemli anlamlı bir nişanedir…
Mirasyedi: İki farklı manada düşünülebilir. Birincisi, annemin, babamın bana ilettiği davranışları, örüntüleri, baş etme biçimini sorgusuz sualsiz bana uyar mı uymaz mı demeden, olduğu gibi alıp kullanmak. Annem ne yaparsa babam ne derse öyle yapmak, kendimden bağımsız bir şey katmamak… Annem ve babamın yaptıklarının doğrusunu yanlışını sorgulamadan sürdürmek… Bu da benim ‘kime’ göre yaşadığım kısmına hep ailemi koymak anlamına gelebilir. Onlardan aldığım mirastır karakterimi oluşturan sadece… Bunun üstüne yatırırım tüm hayatımı… İkinci olaraksa, ailemden bana kalan, kıymetli, özen göstermem gereken şeylerin değerini bilememek onları tüketip geçmek anlamına gelebilir… Edindiğim değer yargılarını, saygıyı, sevgiyi, istismar etmek ve değer yargılarının üzerini çiğnemek… İki durumda da mesele aslında bu mirasın etkilerinin farkında olmamaktan geçiyor ya tamamen onun boyunduruğu altına giriyorum, özgünleşemiyorum, bağımsızlaşamıyorum ya da değerini bilmiyorum… Bakmıyorum belli ki aynaya…
Reddi Miras: Annemin ya da babamın sevmediğim yanlarına benzemeyim derken onlara hiç benzememeye çalışarak onların olası olumlu taraflarını da reddetmek. Kendimin onlardan bağımsız olan diğer yanlarını unutarak annemin ya da babamın bir özelliğine sahip olmayı tamamen onlar gibi olurum sanıyorum ya da onlara herhangi bir şekilde benzediğimi görürsem tamamen onlar gibi olurum diye düşünüyorum. Bu da onlar gibi olmamak için onlardan gelen mirası bütünüyle reddetmem anlamına geliyor. Oysa ki ne yaparsam yapayım bütünüyle onlar gibi olamam. Dönem aynı dönem değil, hayat aynı hayat değil… İşin trajik tarafıysa onların olumsuz gelen yanlarını almayım derken beni besleyecek kıymetli yanlarını da reddediyorum…
Miras Kavgası: Hayattayken anne ve babanın tüm çocuklarının bu ailenin bir parçası olarak eşit haklara, kabule, sevgiye ve onaya layık olduğunu çocuklarına geçirememesi ve buna ilişkin organizasyonu yapamaması nedeniyle, vefat sonrası çocukların ‘ben de bu ailenin parçasıyım’ deme çalışmasıdır. Kimileri tüm hakkını kardeşlerine devrederek böyle bir polemiğin içinde dahi olmak istemez, aşırı feda eder kendini ve kendine haksızlık yapmış olur… Kimileriyse daha fazlasını almak ister ve diğerlerinin ne hissedeceğini önemsemez çünkü en özel odur, o daha fazlasını almalıdır… Burada işse anne-babaya kalır; onlar herkesin hakkını eşit bir pozisyona bağlasa ve buna göre davransa sorun kalmaz. Ama onlar burada adaletsiz davranınca, kafalar karışır, herkes bu ailedeki yerini sorgulayıp durur, kimi kardeşlik bağları tam da bu sorgulamalar yüzünden yok olup gider…
Psk. Dr. Bahar Köse
pskdr.baharkose@gmail.com