Skip to main content

Kahramanlar da Ölür: Bazen Kahramanların Ölmesi Bizim Yaşamamız Anlamına Gelir

Hiçbirimiz kendi anne babamızla ilgili kötü bir şey söylemek istemeyiz ancak şu anki yaşımıza kadar bize somut bir şekilde çok kötü bir ebeveynlik etmediyse. Çünkü ona bir şey söylesek sanki ihanet etmişiz gibi, haksızlık yapacak gibi, bizim için yaptıklarını hiçe sayacakmışız gibi ya da bizim anne babamız kötüyse biz de kötü olacakmışız gibi hissederiz; suçluluk duygusu sarar da sarar bizi. Özellikle de bizi mutlu etmek için etrafımızda dört dönen ve çocuk dünyamızda hayaller kurarken biz, bu hayalleri daha da zenginleştirdikçe zenginleştiren, bizi maceralara sürükleyen ve gözümüzün içine bakan bir babamız varsa… Böyle bir baba kimi zaman oyun arkadaşı, kimi zaman çocukça flört ettiğimiz kişi, sırdaş, koruyucu ve daha birçok anlamlara gelir. Böyle bir baba kahramandır ve kahramanlar asla ölemez…

İşte Mr Banks adlı film tam da ‘ölemez’ olan kahraman bir babanın kızının çocukluktaki bitmemiş meselelerinin bugüne yansımasını anlatıyor. Hadi şu kıza bir bakalım…

Walt Disney ve Pamela Travers

Walt Disney kızlarına söz verdiği için Mary Poppins kitabını bir çizgi filme dönüştürmeyi istemektedir. Bunun için de tabiki kitabın yazarı Pamela Travers ile bağlantıya geçer. Pamela, kendi için çok kıymetli bu kitabın başkası tarafından irdelenmesini istemez. Ancak maddi gücünün azalması nedeniyle menajeri ona baskı yapar ve sonunda Hollywood’a giderek görüşmeleri başlatır. Bayan Travers, sert, eleştirel, aşağılayan, ve tepeden bakan tavrıyla dikkat çekmektedir. Walt Disney ise, filmde hem zeki, hem duygusal, hem rahat, hem de iş bitirici bir imaj çizmektedir. İlk buluşmaları ile birlikte Pamela, kendisine ‘Bayan Travers’ olarak seslenilmesini ister ancak Walt ona ‘Pamela’  hatta kimi zaman ‘Pam’ der. Walt ise kendisine ‘Bay Disney’ denmesinden hoşlanmamaktadır, Pamela ise ‘Bay Disney’ demeyi sürdürür. İki karakterin de kimlikleri ve nasıl seslenildiği ile ilgili benzer şekilde bir meseleleri var gibidir… Filmde Walt için cevap erken gelir, Walt babasının adıyla değil kendi kimliği ile öne çıkmaya çalışırken bir yandan da kızlarının hayalini gerçekleştirmek isteyen bir baba olma uğraşındadır…

Bu çekişmeli diyaloglar ve kitabı çizgi filme dönüştürme çalışmalarıyla beraber, Walt Pamela’da anlam veremediği, sert, işleri zorlaştıran bir tavırla karşılaşır. Pamela’ya bağlı olarak çalışan ekip ne yapsa Pamela’yı mutlu edememektedir. Pamela filmin müziğinden, içindeki kelime oyunlarından, bıyıktan, renkten her şeye sorun çıkarmaktadır. Walt, bu kitabın Pamela için sadece bir kitap olmasından daha fazla anlam taşıdığını fark etmiş ancak ne olduğunu bulamamıştır…

Bir baba kız hikayesi

Walt ve Pamela safında işler sıkıntılı devam ederken, filmde bir yandan da küçük bir kız çocuğu ve ailesini izlediğimiz sahneler bizi sarar… Ginty adında sarışın yeşil gözlü bir kız çocuğu, annesi, iki kardeşi ile eski evlerinden babası tarafından alınıp aniden uzak diyalara taşınmak üzere trene bindirilmektedir. Anne mutsuzdur… Anlaşılan o ki babanın işleri iyi gitmediği için şehir merkezinden uzakta, daha kötü koşullarda bir hayat sürmeleri gerekmektedir.

Baba Travers, gittikleri bu yeni yerde kızı Ginty’e etrafındaki güzel şeyleri göstermekte, onu ata bindirmekte ve onunla oyunlar oynamaktadır. Ancak Baba Travers da aslında göründüğü kadar mutlu değildir… Devamlı ceketinin cebinde taşıdığı bir alkol şişesiyle yaptığı kaçamaklar göze çarpmaktadır. Aslında çalışmak ve sorumluluk almak istememektedir. Ancak evli ve üç çocukludur. Hayatındaki bu gerçeklerle ve kendiyle yüzleşmek yerine, kızı ile oyuna döktüğü bir dünyada saklanmaktadır. Çalıştığı bankada olmak istemeyen baba, yetişkin olmaya direnç gösteriyor gibidir. Baba Travers’ın eşi ona çok öfkelidir. Ginty ise onun maceraları ve hayallerine inanır, ona güvenir ve ona kötü bir şey söylensin istemez. Çünkü babasının hayal dünyasına sıkı sıkıya tutunması, kendisinin çocuk dünyasını daha da keyifli hale getirmektedir…

Hollywood’da işler…

Baba kızın sahneleri böyle devam ederken, Walt, Pamela ile bir sözleşme yapmış onun isteklerine göre karakterlerin kullanılacağını söylemiştir. Pamela’yı zorla Disneyland’a götürür ve onunla atlı karıncaya bile biner. Pamela her ne kadar Walt’a karşı sürekli ters cevaplar verse de Walt onu bir şekilde istediğini yaptırır hale getirmektedir. Geceleri ise yalnız ve kaygılı bir kadın olarak Pamela’yı görürüz yatağında. Bir sahneden armuttan nefret ettiğini duyarız. Ancak tüm bunlara rağmen Pamela biraz rahatlar ve onunla çalışan ekibe daha sevecen davranmaya başlar. Ta ki sözleşmenin dışında yapılan bir şeyi fark edene kadar…

Pamela çizgi filmde kullanılacak penguenlerin gerçek olmayacağını öğrenince her şeyini toplar, şoförü Ralph’ı çağırır ve hava limanına doğru yol alır. Her sabah havadan şikayet eden Pamela, Ralph’ın engelli bir çocuğu olduğunu ve empatik davranmadığı Ralph’ın aslında ne zor bir hayat yaşadığını az da olsa bu ayrılık sürecinde anlar. Sonra uçağa atlar ve Londra’ya döner. Walt ise oldukça düşünceli Pamela’nın bu çizgi filme neden bu kadar anlam yüklediğine odaklanmıştır. Cevaplarsa baba kız hikayesinde gizlidir…

‘Kahramanlar ölmez; o zaman ben kurtaramadım’

Ginty’nin babası ile ilişkisi gayet iyi gitmektedir. Hala öyle ki anne Ginty’den yardım istediğinde babası araya girer ve eşine Ginty’i rahat bırakması için karşı çıkar. Annesi şaşırır ve eşine ulaşamamaktadır. Eşi her şeyi eğlenceye vurmakta ve Ginty ile yarattığı dünyada hayallere yelken açmaktadır. Oysa iş yerinde işler yolunda gitmemektedir. Baba  Travers, bir gün patronu ile ilgili bağırıp çağırıp söylenirken oraya Ginty gelir. Patronu bağırışları duyar ama kızı orada olduğu için Baba Travers’ı işten kovmaz. Ancak Ginty’nin babasındaki alkoliklik ileri safhaya ulaşmıştır. Ve Baba Travers, annesi ile Ginty’nin arasına girerek de aslında kızına nasıl zarar verdiğinin farkında değildir. Ginty babasından asla onu bırakmayacağına dair sözler duyar. Oysa bir kız çocuğu olarak hem annesinin hem babasının varlığına ihtiyaç duymaktadır. Birini seçmek zorunda bırakılmamalı; birini seçmesi ötekini kaybetmesi anlamına gelmemelidir.

Bir gece olup bitenlere dayanamayan anne, Ginty’nin yanına gelerek kendisinin gittiğini kardeşlerine iyi bakması gerektiğini söyler. ‘Sen zaten yalnız babanı seviyorsun’ diyerek göle doğru yürümeye başlar. Gölün içine doğru yürür ve kendini öldürmek üzeredir. Ginty gelir ve annesine sarılarak onu kurtarır. Bundan sonraki sahnelerde Baba Travers’ın hasta olduğuna, mendilinde kan lekeleri olduğuna, karısının alkol şişelerini sakladığına ve Ginty’nin babasının isteği üzerinde hasta yatağında yatarken istediği şişeleri gizli gizli ona verdiğine şahit oluruz. Sonra bir gün annesinin kız kardeşi Mary Poppins çıkagelir. Evdeki sıkıntıyı çözmek için elinde bir çanta ile gelmiştir. Tüm çocuklar ve evin düzeni ile ilgilenmektedir. Ginty umut eder. Mary Poppins babasını ve evini kurtaracaktır. Bir gün babası armut der ve Ginty koşarak armut getirmeye gider. Ancak döndüğünde babasının ölmüş olduğunu görür ve elindeki armutları bir bir düşürür…

Babaların iyileri ve kötülerini görmek ve onları kahramandan insana dönüştürmek

Pamela Londra’daki evindedir. Ansızın kapı çalmaya başlar… Kapıyı açtığında karşısında Walt duruyordur. Walt, Pamela ile konuşmak için gelmiştir. Pamela’nın soyadı olan Travers’ın aslında babasının adı olduğunu ve Mary Poppins’in aslında çocukları kurtarmadığını bildiğini söyler. Yani tüm bu kitapta yazılı olanlar aslında Pamela’nın kendi baba kız hikayesidir. Pamela kahramanı olan babasını kurtaramamıştır. Ancak bunu yazdığı kitapta bile Mary Poppins’i kurtarıcı olarak anlatarak kendi suçluluğunu bastırmaya çalışmaktadır. Babası ona, onu terk etmeyeceğini söylemiş ancak göçüp gitmiştir. Pamela bundan duyduğu suçluluk ve üzüntüden kurtulamamış, babasının adını soyadı yapıp yalnız hayatına devam etmiştir.

Bu suçluluk ile kendine oldukça öfkeli olan Pamela, bu kendine dönen öfkeyi başkalarına sert ve kibirli tavırlarla yansıtmaktadır. Armuttan nefret etmektedir, çünkü armut isteyen babasına armut getirmek için gittiğinde onu kaybetmiştir. Tüm varlığıyla onun ölümünü inkar etmektedir. Çünkü kabul ederse sorumlusu kendi olacaktır.

Walt, Pamela’nın bundan dolayı kitaba ne kadar çok değer verdiğini anladığını ona ifade eder. Walt da sekiz yaşından beri çalıştığını, her gün sokakta gazete dağıttığını bundan dolayı o döneme ait babasına kızgınlıkları olduğunu ancak yine de onu sevdiğini ifade eder. Aslında bu sözleriyle babalarımızın kötü yanları da vardı ancak onları yine de sevebiliriz demeye çalışırken babasını idealize eden Pamela’ya ‘senin suçun yoktu, sen sadece bir çocuktun ve olanlarda babanın hataları vardı’ der gibidir. Açıkça Pamela’ya babasını affetmesi gerektiğini söyler… Pamela ise ‘benim babam mükemmel biriydi’ der. Walt babasını yani kitabı ona emanet etmesini ister. Aslında Pamela’nın hayatındaki hayalperest babası gibi, Walt da çocuklarının hayallerini gerçekleştirmek peşindedir…

Geçmişin kabulu ve bugüne dönüş

Pamela tüm bu konuşmalardan sonra Walt’ın çizgi film çalışmasını kabul eder. Hatta isteğinin dışında olan şeyleri de ekleyerek. Gala gecesine ise Walt, Pamela’yı davet etmekte tereddüt eder. Ancak Pamela oraya gider, sanki yeni bir dünya ile tanışıyor gibi, insanlarla ilişki kurmaya başlar. Babasını, zihninde insana dönüştüren Pamela kendini de insana döndürmüş, hal böyle olunca da diğer insanların ihtiyaçlarını görmeye başlamıştır…

Gala gecesi ise, babasını bambaşka şekillerde izleyen Pamela göz yaşlarına hakim olamaz. Walt ise hemen arkasında onun omuzuna dokunur ve ona ağlamamasını söyler… Aksine Pamela onca zaman içinde tuttuğu yazıyla dışarı vurmaya çalıştığı hikayesini, şimdi gözlerinin önüne koyarak yüzleşmeye hazır hale gelmiştir. Şimdi ağlayarak babasını geride bırakıp hayatına devam edebilecektir. Bunca zaman babasını kahraman olarak algılaması onun gitmesinin yarattığı sıkıntı ve öfke olarak hem kendine hem herkese dönmüştür. Oysa babası da her ne kadar onu çok sevse de insan olduğu için kusurludur. Artık kusursuz kahraman ölür; baba insana dönüşür ve insan kusurludur. Ve aslında şimdi baba tüm gerçekliğiyle ortaya çıkınca ölmez olur. Bunun kabulüyle de Ginty, hayatı insanca yaşayabilir, hazır gitmeye vakit varken…